26 Kasım 2009 Perşembe

Körfezdeki balina

Gelen yorgun denizci. Gecenin geç saatleri eli boş neşesiz maviliğin sürtüğü denizden...
Yine aldatılmışlığın buruşuk küfürleri bir kenardan topak halinde çıkartılıp açılır.
Yaradana sığınmadan sağa sola fütursuzca savrulur...
Tahta barakanın bezgin kapısı bir tekmeyle...Kafasını duvara çarpar.
İçersi karanlıktır hemen bir kibrit çakarak duvarda asılı gaz lambasını yakar.
Dünden kalma bir şişe şarab açılır.
Tavanda örümcek ağları hürriyete kavuşmanın rahatlığındadır.
Şarap biter üfler lambayı yer yatağına uzanır. Bir süre kalbini dağlar...
Dışarıda derin dalgalar balıkçı içerde ağlar...Dost ister arkadaş bekler.
Sonra sızar anlaşılmaz dilde sayıklar...
Ağır bir örümcek ağı düşer göğsüne sabaha kadar kıpırdayamaz...
Barakanın açık tahta aralıklarından sızan ışıklarla uyanır.
İyot kokularıyla hahvaltıya hazırlanır. Nefesten bir yemek kaşığı alır...
İnsancıl kalabalıklardan kovgun. Kaçarak geçer dar sokakları, sıcak bir ekmek için.
Meraklı karabaş peşinde. Bir martı düşmüş kıyıya, kanatları sığmamış dünyaya...
Bakışsız kedi kara başında...
Mavi sürtük karşısındadır kırgın değildir ona. Sitemkar bir bakış... Gördüğüne inanmaz...
Balıkçı isyan eder canhıraş bağırışlarla. Bir balina girmiş körfeze...

mitch./27 Nisan 2009 Pazartesi