30 Kasım 2009 Pazartesi

Ada


Son baharın ilk yarısı, parçalı bulutlu bir hava, az önce indiğim feribotun siren sesleri saçlarımı diken diken ediyor...
Yoldaki su birikintilerine dala çıka ilerlerken sıçrayan su sesleri yüreğimdeki ateşe serpilen alkolün damarlarıma alev alev girmesi gibi... Dışarısı biraz soğuk. Camlar hafiften buharlı.
Bu gün yağmurun ikinci günü. Yani tufan iki...Hedefteki belirsizliğe uçan mermi gibiyim. Yaşanası güzelliklerin canını almıştım bu adada. Yıllar önce varlığını unuttuğum bu yere geri dönmüş, kendimi ifade edemediğim o günlerin, tarihteki sayfalarını yeniden düzenleyecektim. Kıymetini bilemediğim zamanların şimdi değerine şahidim...

Adanın ilk ışıkları yanmaya başladı, peşimden uçuşan martılar sınırlarını aştıklarını anlayıp geri dönmüşlerdi bile. İçimdeki ölümüne sessizlik; sanki beni idama uğurluyor. Bu anı yaşamak zorundayım belki! Kendimi bir kadının bacak arasındaki rahminden dışarı atmak istercesine titreyerek başını yarı beline kadar dışarıya atmış bebeğin yerine koymak için neler vermezdim!

Tüm çocukluk zamanlarımın en suçlu anlarını bu adaya hapsetmiştim. Kurtuldum sandığım "Lucifer" ruh'um, hâla elleri bağlı, kalbinde bir kazıkla ittiğim o kuyunun dibindeki çizdiğim kanlı pentagram'ın ortasında mı acaba? Gidip hatırını sormalımıyım? Pişman olmuşmudur?

Bu gün yağmurun üçüncü günü. Karanlık birkaç metrekareye hapsolmuş bedenlerdeki, bir türlü bitmeyen yollara mecbur bir yolcu için bekleyen dünya kadar geniş yürekler var.

Kaybolmayı ben seçmemiştim. Kaç kere geri dönmek istemiştim. Kıyıya çıkmayı beklerken sahilde aşılamayan dalgalar kalelerini bir bir dikiyordu, gözümün içine bakarak. Bense ayaklarından bağlı nehir dalgıçları gibi sahibine balık yakalayan bir ördek edasındayım... Balıklar sadece bana yasak...

O akşam bütün gemiler koya demir atmış denizin sakinleşmesini bekliyorlardı. üç gündür aralıksız süren yağmur Martıları yasa boğmuş, Ada nın diğer ucundaki kurak göl dolmuş, bütük köprüler yıkılmıştı. Umutsuzluğum bir kat daha artıyor yüreğimin derinliklerine kadar sızıyordu.

Kıyı boyunca ilerlerken, azgın dalgaların derinlerden koparıp getirdiği yosunlar kıyıya vurmuş kumlar görünmüyordu...
Bir sevgilinin ölü bedeni gibi gözlerimin önünde uzanan sahil bom boş ve karaya vuran yosunlarla doluydu.
Az ilerdeki odun limanına kadar yürüdüm. Sahildeki kayalıkların arasından fışkıran incir ağacı büyümüş Kos kocaman dallı budaklı olmuş, olgun incirleri sedef gibi parlıyordu. Dayanamadım... Utanarak yanına gittim ve dalından bir incir kopardım. Aynı eski güvensizliğim onun tadına da kuşkuyla bakmama sebep oluyordu. Fakat çok yanılmıştım...

Sahil boyu uzanan yol boyunca ceviz ağaçlarının üzerleri kargalarla dolu, bir karga ağzındaki cevizi kırmaya çalışıyordu. Kanatlarını çırparak olduğu yerde havalanıyor ve ağzındaki cevizi yolun tam ortasına atıyor kırılmadığını görünce aynı şeyi tekrar yapıyordu. Kargayı seyretmekten yorulduğumu sandığım bir anda aklıma gelen fikri uygulamış cevizi son kez attığında yerden alarak kendim kırıp, aldığım yere bıraktığımda karganın zaten hali kalmamıştı. Fakat cevizi başka bir karga çalıp götürmüş sanırım bende karganın ettiği küfürleri yiyordum! Birden son gücüyle üzerime doğru havalandı bana çarpacağını sandım...uzaklaşıp gitti...

Aynı hataları yapıyordum sanki! Yıllar önceki belirsizlikler kafamı kurcalıyordu, hava kararmaya başlamış yediğim incirler ise karnımı acıktırmıştı. Uzaktan otelin ışıklarını gördüğüm an... İrene yi hatırladım, çoktan gelmiş ve beni bekliyor olmalıydı.

Otele geldiğimde cep telefonum mesaj uyarısı verdi. Gelen telefonların en önenlisi anneminkiydi. Bulunduğum yerde çekmeyince beni merak ettiğine dair mesaj atmıştı. Annem sürekli söylerdi bu hasret türkülerini Bense unutmasından korkardım bazen o can alıcı cümlelerini, kaygılarımın boşuna olduğunu her mısrasında yediden ispat edercesine daha anlamlı cümleler katarak yağardı yüreğime, bıkmadan usdanmadan.

Kopamıyordu gençlik yıllarının birikimlerinden, onlarda çok şey buluyordu belli. Bir ezgi bir mısra her zaman gönlünün titremesine yetebilecek kadar anlam taşırdı belki, onu da hemen bana verirdi. Çok dokunaklı hatıraları vardı bilirim,onu bana bağlayan da buydu... Anıları yüreğime kazınırdı adeta, Hüzünlerinden hasretlerinden kopmak istemezdi, şimdi uzaklarda onun değerini daha çok anlıyorum...

- M...Nerdesin çok merak ediyorum.
- Ben çok iyiyim anne merak etme.
1998-2009
Skopelos-Stafylos

mitch./14 Eylül 2009 Pazartesi

27 Kasım 2009 Cuma

Bir Kelebeği Yaşatmak

Bir Kelebeği Yaşatmak İçin bugün arabamın ön panelini ellerimle sökmek zorunda kaldım. Olayı baştan anlatayım: Bu gün epey kilometre yapmam gerekiyordu ve havayı da güneşli bulduğum için severek kabul ettim. Tabi fotoğraf makinamı yine unutarak. Şehir dışına çıkarak 2 saat devam ettiğim yol üzerinde uzunca bir süre yol kenarlarına yakın olan tarlaları seyrettim. Bir çoğunda traktörlerle tarım işleri devam ediyordu. Ve bende çok mutluydum.

Sonunda ormanlık bir bölgeye geldiğimde açık ve yeşillik bir alan gördüm dinlenmek/içime temiz oksijen çekmek için durdum. Manzarası da çok mükkemmel bir yerdi. Tam seyre daldığım bir sırada arabanın ön panelinden sesler gekdiğini fark ettim ve gördüğüm şey kocaman kanatları gri siyah şekilleri olan bir kelebekti.

Önce ne yapacağımı şaşırdım. Servisi aramaya karar verdim. Servis elemanlarından biri istersem olduğum yere gelebileceklerini söyledi. Ben gerek olmadığını elim tornavida tuttuğunu gerekirse kendimin servise uğrayabileceğimi söyledim ve panelin sökülme talimatlarını bekledim. Ha bu arada Kelebek sanırım alttan girmiş fakat alttan çıkmayı bir türlü akıl edemiyor ve sürekli üst tarafa uçuyordu.

Neyse sökmesi okadar da zor olmayan ön paneli sökmüştüm. söker sökmez de kelebeğin hemen kaçması bir oldu. İncelemeyi başaramadım.

Şimdi de kelebekler hakkında kısa bir bilgi verelim:Kelebeklerin yaşam süresi kimi araştırmacılara göre 2 ile 14 gün arasında değişiyor. Maksimum yaşam süresi ise 4 günle 10-11 ay arasında değişebiliyor. Dişi kelebekler genelikle erkek kelebeklerden daha çok yaşıyor.

Lütfen kelebekler anlatımımdan alınmasınlar ben insanlık görevimi yaptım. Şunu da söyleyeyim... Paneli tekrar yerine takarken 2 vidasını çimenlerin içine düşürdüm ve bulamadım. Ses yaptığından dolayı yarın servise gitmem gerekecek. Ama olsun... İyilik yap denize at demiş Atalarımız. biggrin.gif

26 Kasım 2009 Perşembe

Ey kalbimdeki hata.
Seni nasıl tamir edebilirim?
Can bedende yıprandı
Ruhumu ayazda bıraktın,
sevgisiz üşüdüm,
hiçdeğilse gecene gireyim....
Çaresiz tutuldum aşkına,
kalbine misafir etmedin ki...
Yokluğunda bedenimden taşıyorum,
hayaline bile razıydım,
görünmedin ki...

mitch./‎11 ‎Temmuz ‎2009 ‎Cumartesi
Konuşmana gerek yok, herşeyi anlatıyor bakışların.. Gözlerinin içine bakıyorum... Tek bir harfini kaçırmadan dudaklarını öpüyorum...
Dünyadaki gerçeğimdin, buldum işte o sensin yetmezmi? Nereye baktıysam hayalmiş... Yaşıyor olduğum bile şüpheli...
Dahası, umutlu, değildim...
Yaşamaya değer ne kaldığını merak ediyordum, belki diyordum değecek birşey vardır... Belki bu hayat o kadarda boş değildir...
Herşeye rağmen nefes alıyor olmak güzeldi...
İçimde sevgi ararken birden çıka geldin. Bana, kalan en temiz sevginin varlığını yaşattın...
Umutlarıma karşılık verdin, beni hayata bağladın sevdin...

Benden vazgeçtiğini sandığım o gün vardı ya, allak bullak etti hayatımın o anını. Dalgalar birbirine vuruyordu acımasızca, ve köpük köpük kan kusuyordu

hırçınlaşınca deniz...Bir benmiydim bu kadar çaresiz? Sesiz sessiz bakıyordum yüzüne, kinini haykır diye bedenime...Bir avuç kıskançlık değildi bu..Sanki

tümden kaybedilişe başkaldırıydı...Ve gittin...Yıllarca bekledim gözlerime yansımanı..Daldım ufuklara, baktıkça gözümün görebildiği uzaklığın o

bomboşluk hissi, sanki çıkıp gelecekmişsin in bitmeyen süresi, birde o yokluğun, hiçliğin yegane sesi. Seni sevdikçe anlam kazanır... işte bunların

tümümden hepsi...


Yokluğuna korkudan azgın savaşlar verdim hiç bahanesiz... Kudurmuş cengaver oldum davamda süresiz...Ben ki düşünemedim aşkı sensiz..Gittiğin o gece

dalını kırmadığıma yanarım...Ne acınasıdır anlayışı kıt aşklar.
Karanlıkta da geçse hayat bu, neye yarar? Sevilmediği halde sevgi arar...

Son gecemde tinime sardım seni, düştüm yankılanan şarkının peşine. Göz kamaştıran ışık gibiydin içime...
Ellerimde sevecenliğin kokuyordu, ölüm ürpertilerim geldi, yüreğim ezildi, sen varken yanımda ne saçma bir duyguydu bu. Bilmiyordum ki son nefeste

olduğumu...

mitch./05 Temmuz 2009 Pazar
Ağlayan bulutlara

Yağmur yağıyor üzgün kırık.Bulutlar ağlıyor feryadı figan...
Bir buruk pişmanlık sarıyor bedenimi. yalnızlık basıyor tüm gecemi.
O an yakıyor içimi aşkın...
Sevmekmiş hayatta tutunan tek dalım..Seni sevince ben bunu anladım...

Umutsuz insanlar yaşıyıyor bu şehirde, sen gittin gideli.
Hepimizin kaderi aynı, esaretin büyüsü belli...
Çanlar çalmaya başladı, şeytan dünden haberli.
Ölüye bakan yok gömmek yeterli...
Ne olur gel artık, bu can, cehenneme bile sensiz gitmemeli...

mitch./‎03 ‎Temmuz ‎2009 ‎Cuma
Bune şimdi durup dururken

Kahretse bedenim ağlamaya susar yüreğim...İki damla belirir göz bebeklerimde, biri sen diğeri ben. Akıyoruz sessiz çığlıklarla

mazinin derinlikerine...

Seni düşünsem desem yalan olur... Aklımı sen almıştın unuttunmu?

Yine kahır saatindeyim yaklaşma bana, ne yana baksam sen, yasaksın bana.

Bir sancısın beynimde, dilemek neye yarar kendin gelsene.

Onca yürek arasından seni seçtim, değerini bilsene.

Bir gün bir yerlerde bir tohum ekmiştim toprağa, can suyunu verdim peşinden yağmur yağdı etrafa. Bekledim filizlenmeni, bir ara

uyumuşum...
Uyanığımda baktım boyumu da geçmiştin, düşündüm sevginle nasıl başedecektim, olmadı birtanem olmadı, içimdeki sen başını aldı

yürüdü, odalarımın her tarafını bir sarmaşık gibi sardı...

Senden kurtulmayı hiç düşünmedim, sevdim sevdim, hep yeniden sevdim,
benim yerimde sen olsan severmiydin?

Keşke sensiz olmuyor yapamıyorum demeseydim sana, kendimi bu kadar açmasaydım, sana zaafımı göstermeseydim zayıflığımı

ima etmeseydim keşke...

Neden imkansızlığını taslıyorsun her seferinde? İntikam almanın sırasımı şimdi?

Yine tam göğsümün ortası acıyacak...İçimin beni alamayacağını anlayıp, kendimi sokaklara atacağım...yine boğazın serin sularına

dalacak seni arayacağım...Yanıma yaşlı bir amca yaklaşacak derdimi soracak, bende seni ona şikayet edeceğim...Yanıma oturup

uzun uzun anlatacak. Bense seni hayal edeceğim, oysa dinlemediğimi anlayacak, kalkacak ve şu son cümleleride sokup gidecek, -´

Yaşamak güzel.´ ´Boşver her şey unutulur.´Zamanla hiçbirini duymayacaksın...

Yine de gözyaşlarım akacak, senden nefret edemem, Yanında ölmek gibi bir fantazim var çünkü. Fakat kıyamet kopmasını çok

isterdim...

Kalabalıklara dalarım, geçmişi hiç düşünmem...
Şu an Sarıyerdeyim, karşımda bir meyhane, bana biri içki ısmarlasa keşke.
Ismarlama bahane, anlatacaklarım var belkide...

Birkaç saat kafamı bulandırırım belki, ama sanmıyorum, her saniye gözümün önüne atlarsın sen...

Hayatımın geri kalanını seni düşünmekle geçireceğim... Sesini hiç duymadım ki, yüzünü ne zaman göreceğim?
Bebeğim.Bebeğim.Bebeğim...

mitch./30 Haziran 2009 Salı
Öylesine bir anı

Ne zaman uzun bir yolculuk yapsam
Aynı huzursuzluğu duyarım
Senden uzaklaşıyorum sanırım
İçim içime akar,
Ta ki, ya yaklaşıyorsam düşüncesi hakim olana kadar
O zaman koltuğuma kuş tüyleri dolar
Bir de geriye yatırdımmı onu
Uykuyla kavgam başlar
Limon kolonyasına saldırırım hemen
Sağ tarafımda deniz uzanır
Hazin bir şarkı dolanır içerde
Zaten yalnızız sen ve ben
Şakaklarıma kadar çekmişim limonu
Gözlerimden yaşlar akar
Ağlamaktan değil
Keskinliğinden
İşte gece geldi
Kucaklıyorum onu
Gözlükleri takmanın zamanı
Karşı farlar güçlerini deniyor
İlerde bir tesis göründü
Gözlerim yakıt ibresinde
Oda ne çeyrek depo
Hemen doldurmam gerekli
Yavaşlıyorum yol boyu
Çekirge sesleri yanık ot kokuları
Serin bir hava var
Yakında dağ olmalı
Yakıt tamam yola devam
Uzun bir sessizlik sonu
Sakin bir köy yolu
Araba sanki tipiye tutulmuş gibi titriyor
Uyuklamaya bile fırsat vermiyor
Sonunda köyün ışıkları göründü
Tam kapıya çektim arabayı
Öylede uykum var ki
Anahtarları cebime attım
Elime bir kağıt parçası takıldı
Hemen çıkartıp baktım
Yüz seksen tl radar cezası

mitch./27 Haziran 2009 Cumartesi
ağlar dudaklarım

Seni sevmemin özü aşk, yalnızlığıma sövüyorum bütün gece... Mum tutan ellerim yanıyor...Beklerim seninle yüzleşmeyi korksa da

düşüncelerim...

Boşa geçen günlerim olmadı hiç bir zaman, paranın satın alamayacağı en ucuz yokluk... Canım yanar var olduğunu bildirmezse

hayallerim, hangi düş seni bana getirir?

Sürüldüğün yeri söyle dünya mı?

Karun kadar zengin olsan nefsinin esirisin, sürgün olmak ölümü özlemektir... Ölüm ise beraat...

Ondan ağlar dudaklarım, tebessümü bıraktığın zaman ardında...

Yuvasından düşmüş küçük bir serçeyi, saygıyla kaldırıp yerine koyman gerekirken, duyduğun nefretten gözleri kararıp gırtlağıma

basabilen acımasız bir katilsin...
El üstünde tutunabilmek için hayatın, canınımı yaktığında çığlığımla irkilen merhamet, siyah pelerinli bir cellata dönüşen hislerin
olsa da, seni yine çok, ama çok seviyorum...

mitch./24 Haziran 2009 Çarşamba
AYRILIK

Ayrılıklarda hayatın gerçeği, kavuşmalarda...insan, yaşaması gerektiği için yaşıyor... acıları hiç hesaba katmıyor... yaşam denen 'o girdaba kapıldığı an görüyor tüm gerçekleri... Aşık olmak, sevmek, sevilmek, ayrılmak, kahrolmak, acılar çekmek... bir kere seversin, birdaha sevemeyeceğini düşünürsün... tam o anda yenisi başlar... aynı döngüleri tekrar yaşarsın... sonunda bu hayat amma yalamaymış der içinden çıkarsın... bir gün seversin... ve yine aynı sanırsın... ama bu çok değişiktir hemen anlarsın... sonra, sonra işte buymuş sevgi aşk dersin... sokakta hiç tanımadığın insana selam verirsin...çok kızdığın günleri bile özlersin...kimseyi kırmasanız özür dilersin... acılara gülüp geçersin...ufak tefek kavgaları affedersin... her şey yolunda gderken... günün birinde yine aynı terraneyi yersin...AYRILIK...

mitch./22 Haziran 2009 Pazartesi
Bir göz tadı

Durgun akardı boğaz,
eskiden, senden'de önce...
Sığmadı dehlizlerine marmaranın.
Kuruttu Kara denizi...

Seni tanıdığım an coştu yüreğim.
Sana sarılıp yatmaktı arzularım,
hayaline değil.
Halbuki sen hep uzaklarda olacaksın,
şehrime tepeden bakacaksın.
Sanki kendinden mahrum bırakmak beni amacın.
En tatlı yerlerini benden kaçırdın.

Al yanaklım, sırma saçlım, pembe dudaklım.
Oysa ben seni, etimle kemiğimle sancıdım...
Tadından bir göz görümlüğü bile tattırmadın.
Asi bir nehir gibi kaçarcasına aktın.
Ben ise hep ardından baktım...

Çekilmez ayrılık sancıları,
umudumu kıramam asla.
En son yüreğim unutursa eğer,
Ölüm affedilişin olacaktır...

mitch./18 Haziran 2009 Perşembe
Alaca martı



Alaca martıyı gördünmü hiç

rıhtımdan sana doğru süzülürken

ve pencerene konup senden simit beklerken

hayal ettinmi istanbuldan uzakta

yapabilirsin bir dene



Her sabah alaca karanlıkta o rıhtıma gidip

kimseler görmesin diye montunun içine saklayıp

denize bir buket karanfil bıraktınmı hiç?

karanfiller açtı açalı aksatmadan,

her sabah alaca karanlıkta yapıyorum ben bunu.

Anla sana ne kadar aşık olduğumu...



Denize düşen bir karanfildeyse yüreğim,

sal kendini akıntıya, köpükleri takip et,

şarkılarını dinle yunusların,

sallasın seni dalgalar

beşikteki bebek san kendini.



Kavgandan uzaklaş

sen sevdama layıksın

çıldırmış yüreğim volkan gibi patlar

sana kavuşamadığı o gün tam, ortasından çatlar...


mitch./18 Haziran 2009 Perşembe
Hayaller gerçek olsa

Kaçmak istiyorum seninle olmak için.
Bir sahile, sahil kasabasına...
Kendime üzgünüm. onun gönlünü almaya,
Her şeyi, sensizliğimi de alıp gitmeliyim.
Yanıma da o üç şeyi alarak,
Sen, ben, ve sensizliğimi...
İnsanlar olsa...
Biz onlara görünmesek, onları biz görsek,
ve sadece ikimiz konuşsak...
Evlensek...
Çocuk yapsak...
Hemen büyümeseler...
On dünya yılında bir yaşlarına girseler...
Tüm sevmelere doysak...
Ara sıra kırlarda yatsak...
Ateş böcekleriyle oynasak...
Onları eğitsek, bizi sevseler...
Işık istediğimiz zaman kendilerinden gelip bizi aydınlatsalar...
Her gece güneşin gündüzden yaktığı otların kokularını çeksek içimize...
Çekirgeler hiç susmasa...
Ay ışığında kasvetli gölgeler oluşmasa...
Her ağaçta bir tutam kuş yatsa...
Başını göğsüme yatırıp saçlarını okşar,
Ara sıra koklar, sonra'da öperdim...
Ömür denen şey olmasa...
Tüm bunlar hayal'de olsa...
Tek gerçekler hayallerle kurulsa...
Gerçekler ölse hayaller kalsa...
Her isteyen, hayallerini gerçek gibi yaşasa...
Kim sevmez o zaman bu hayatı?

mitch./15 Haziran 2009 Pazartesi
Kahrolmak...

Bilmiyorum, dün akşam düşündünmü beni
ihtiyacım vardı sözlerine, açtım pencereyi
toprak kokusu geldi, yağmur yağıyordu
saatlerce yaadettim mazimizi..Bekledim hayal ettim gelmeni
içtim sızdım...

Kör sabahın güneşinde yine uyandı hayat.
Yine beynimdesin. Sanki dün geceden beklemişsin.
Bir aşağı bir yukarı volta atarken, bana kızıyorsun..
Ayakların sert basıyor. Noolur biraz yavaş başım çatlıyor...
Zor böyle ayrılık..Sahipsiz olmak çok zor Ne dirisi,
ne ölüsü. Göstermiyorlar hiçbir türlü. Buna can mı dayanır.
Çaresizsin. Açsın. Gelecek yok. Yaşanmışlıklardan hesap soramam ki.
Geri dünüp en iyi yerinden de başlayamam.
Bölme titreyişlerimi. İç geçirişim olmayışına isyan.
En iyisi..Kahrolmak...

mitch./12 Haziran 2009 Cuma
Senden bana

İçime atıyorum, alternatifim yok
Hiç şans vermedin bana
Sevginde süreklilik istiyorum
Sensizlik ölümdür bana
Özlemin duygularımı boğar
Güçsüzlük zor geliyor bana
Hatıralarım sayfa sayfa
Okumak haz veriyor bana
beynimde sensizliğe yer yok
Kalbim dayanamıyor buna
Çok şanslıyım seni bulduğuma...

mitch./07 Haziran 2009 Pazar
Gün karardı, göl kenarı serin bir akşam...
Bulutlar son danslarını güneşle kapattı,
ay karanlıklardan çıktı, yakamoz yakamoz.
Kurbağaların serenadı kulaklarımda çınlıyor,
karşımda bir çam ağacı
buram buram sen sen kokuyor
tüm arzularım bir şişe şaraba bakıyor
karanlıklar içinden çıkagel, ne olur...

mitch./06 Haziran 2009 Cumartesi
Sana borcum kalmasın

Bir tanem, Akşam biraz eğlenceyi fazla kaçırmıştık, o yüzden gelir gelmez

sızmışım, çok özür dilerim senden...

Seni çok sevdiğimi bilmelisin. Aşkım seni çok seviyom çok.

Umarım bu akşam görüşürüz. Yaz geldi güneşli havalar ve romantik

akşamlar arkadaşlarla da olsa yokluğunun bana verdiği hüzünleri atmamın

bir fırsatı gibi geliyor, ve bende değerlendirmeye çalışıyorum...

Canımsın birtanem, fakat aklımdan çıkmıyorsun, bu akşamda aynı şeyleri

yaşadım, herkes mutluluk çığlıkları atarken bende sessizliğin arasından

senin saf ve masumluğunu seyrettim...

Beynimin bana gösterdiği buydu, ne demek istediğimi anlamışsındır.

Şunu söylemek istiyorum: Biran seni sensiz yaşama acısından

sıyrılabileceğimi umuyordum, ve kalabalığa karışmaya sözvermiştim,

kadehler tokuşmuş, yüksek oktavlı kahkahalar atılmış, peşinden sahte yüz

mimikleriyle tamamlanan ritüel sonucu kadehler dudaklara değer değmez

gerçeğin iç alemine dönen herkezde bir sesizlik anı başladığı zaman... Sen

geldin aklıma...

Beynimdeki tüm varlığınla muhteşem görüntün bir melek edasındaydı, ve

bana elini uzatmış bir tenhaya çekmek istercesine manalı
bakışların kalbime dudaklarının sıcaklığını akıtıyordu... Ve ben mest olmuş

kadehimi başıma dikmiştim bile...

İlk kadehin ani sarhoşluğu, daha sonralarda verdiği neşenin tümünde sen

vardın... İçime ilmek ilmek örmüştüm seni...Çok hislenmiştim... O nerdedir

şimdi demiştim..

Düşüncelerim peşinden ard arda gelecek kadehlerime... Yasaldır içki insanı

öldürmez raporu veriyordu... Dip not olarak ta.. Aşk için herşey mübahtır

diyordu...
Al, ortağı bulunduğumuz aşkın dün geceki hasılatı bu... Sana kuruşu

kuruşuna teslim ettim...Hakkıma düşeni topla... Sonra bir ara hesabıma

yatırırsın... İhtiyacım olduğunda ben gider çekerim...

mitch./06 Haziran 2009 Cumartesi
Canım sıkılıyor canım

bu gün ben çok efkarlandım
dört duvar arasında sıkıştım kaldım
bir taxi tut diyor aklım
atla arabaya git
kabataşta atla taksiden
sonra karşıya geç
set üstünde setten atla
yokuşu çık
Tasim meydanında bir büfe ara
yok olmaz, en iyisi Tarlabaşı
hayır daha'da iyisi çiçek pasajı
evet nasılda unutur insan en iyi arkadaşı
sonra orada ruşen abimin yeri var
her zamanki gittiğim yer
şarapları'da bana tattırır
zaten çoğunlukla şarap içerim
ama bu gün diyor ki aklım
gir o kahverengi vernikli kapıdan içeri
kızgın bir bakış fırlat klark gebıl gibi
ruşen abim şaşırsın
sonrada otur vernikli kalın kalaslardan yapılmış-
masaya adam gibi
bir yetmişlik ısmarla garsona
dumur et ruşen abiyi
yaptır bir karides salata bırak haydariyi
Közlenmiş patlıcan salatası daha iyi gider belki
rokayı'da unutma illaki
karides soslu olsaydı daha mı iyi olurdu sanki
midye pilaki'de yesem mi acaba
Kalamarı'da çok severim bilmem ki
bi kalamar, bi çupra söylemeli
rakıyı'da üstüne dikip gitmeli..
Şimdi..
Bunları yapmakmı güzel
yoksa yapamayıp hayal kurmakmı?
off çok canım sıkılııyor çok...

Mitch./05 Haziran 2009 Cuma
kırıldım siyaha

Yorgunum birtanem
Kırıldım siyaha
Sağanaklardayım
Uçuşan saçlarında günahlarım
her teline sıkı sıkı bağladım
bana bu kadar kırılacağını hiç umadım
derinden çektiğim bir nefes, tüm sızılarımı oynatıyor, vaz geçiyorum...
isyan ediyorum doyamamaya, doymak istiyorum derin bir nefese...
gözlerimle toprağı kazıyorum, kendimi boşluğa hazırlıyorum.
hayır, ben kırıldım siyaha, karanlıkla barışmayacağım...
seni kaybetmemek için..
bunlara'da alışacağım...

mitch./04 Haziran 2009 Perşembe
Yanılmışım..

Nasıl sevmem seni, ilk baharda taze açmış orman yeşilim.
Bir başlangıcımız var.
Bitiş çizgisi çizilmemiş...
Uzun ve kıvrımlı.
Daha yarılarında bile değiliz.
Tadını çıkararak yürümeliyiz yavaş yavaş...
İki ömür boyu bitmememli.
Belki'de son anda, son bularak sonlanmalı..
Sonun son başlangıcı olmalı, sondan bir önceki son olmamalı, hayır hiç son bulmamalı...
Son varmıdır son?
Kaç son vardır ki sonsuz?
Son kere son...
Ah ne zordur bu son, ne kötüdür, ne bencildir, ne acımasızdır, işte tüm sır o sondadır...
Sonsuzluk güzel, mutluluk sondadır...
Herşeyin sonu geldi...
Sonunda kavuştuk...
En büyük çelişkidir son...
Her şeyi sona bağlamak.
En güzel sürprizi sona bırakmak, son kere basıp gitmek, sonsuzluğa dalmak...
Sonsuz olmak...
Sonsuzluk...
Bazen bir fırtına hızlandırır beni yüreğimde.
Çamurlarına düşer debelenirim.
Taşları her yerimi acıtır, kanatır..
Ben yine'de severim.
Kanatırsam bir yerimi...
Üzerimde hissederim hemen ellerini.
Ardından gök yüzünde parlayan güneş.
Dağlar kadar serin, ırmaklar kadar derin, ovalar kadar geniş aşkımla ben...
Çok uzun yol varken...
Bitmesine daha erken...
Seni aramak için çıkmıştım şehrimden ...
Yanılmışım..
Ah kafa ah...
Ben seni geldiğim yerde bırakmışım...

mitch./03 Haziran 2009 Çarşamba
Meleğim'e.

Dün akşam hüzün gördüm sesinde...Sesinde bir umutsuzluk sezdim.
Haklı olduğun söylenemez, belki'de kuruntu yaptın,
günlerce doğru düzgün konuşamadık, sevgi cümleleri altlarda kalmış,
çok uğraştım ama sonunda bir kaçına ulaştım ve kalbine serptim.
Zaman zaman bende kendimi unutup yok yere yandım...Seni köşe bucak
aradım.
Uykularıma hasret kaldım. Yokluğun, cenneti gazap vadisine çeviriyor.
Oralarda kuşlar hiç ötmüyor...
Konuşurken sesin titrek geliyor, yazıların bile seni ele veriyor, ben seni o
kadar iyi tanımışım ki...Hasta olsan içim yanıyor. Okuduğun kitap ayağına
düşse...Yüreğime bıçak giriyor.
Kadınlığın sırlarını sende araladım, sana güvendim, beni yalancı
çıkartmadın, aksine çok rahatlattın, güvenilecek kadınsın, sen bunları hak
ediyorsun, tarafımdan çok seviliyorsun, hiç kuşkun olmasın beni bıraktığın
yerde bulacaksın...Yeterki sen hiç değişme...Meleğim...

mitch./02 Haziran 2009 Salı
Karanlıkta çığlıklar

Gecenin en yosma zamanı/
zifiri karanlık
bıçak gibi girdin aklıma/
ellerim iki yana düştü
gözlerim yaşardı
dizlerimin bağı çözüldü
damarlarım patlayacak
bu gece ölmezsem/
birdaha asla
kahırlandım yine
yüreğimi sürdüm/
sürgüne alışık
hasretin bende/
acı düşler içinde
teselli edemiyorum/
prangalar yetersiz
yüreğini tanırım/
çığlık çığlığadır şimdi
sensizlik kolaymı/
yağmalıyor bedenimi
gururu bırak/
gelde sahip çık
yağmurlu bir eylül akşamı/
hissettin yüreğinden taşmamı/
sensiz olmuyor bebeğim
hadi gel artık
daha fazla beklemeyelim...

mitch./01 Haziran 2009 Pazartesi
Yürekte yumruk gibi

Seni yılar öncesinden tanıyorum, çünkü ilk tanıştığımız gece bana yabancı

gelmedin..
Biliyorum, sende beni o zaman sevmedin.. Belki daha'da eskilere

dayanıyordu, çok daha eskiden sevdin. Derinlerden gelen hislerindi

belirttiğin.

Çünkü ilk seni seviyorum dediğinde, beni gerçekten büyüledin..Şimdi

kalbindeyim, kalbimdesin, seviyorum seni, seviyorsun beni..

Ay ışığı bu gece yine kumsalda.. Kumlar adına hasret, bense sana...

Yazmaya korkuyorum nedense, her an bir dalga alır gider diye.

Yazamıyorum.. Elim varmıyor korkuyorum, parmaklarımı bile ceplerime

saklıyorum.. Buruk bir acı yüreğimin kapılarını zorluyor, sanki içeri almam

için yalvarıyor, almak sorun değil, bir daha gider-mi? ya gitmezse! işte o

zaman bir yağmur olsam deli gibi yağsam yinede atamam yüreğimden...

Sana dokunamamanın ezikliğini yaşıyorum, yüreğimde yumruk oldun,

kalbim sende kaldı kırma onu sakın.. İyi bak...

mitch./31 Mayıs 2009 Pazar
Bunun adı yok

Bir hayatım vardı sensiz
Daha önce.. Çok çok önce...
Tersten yaşardım onu
önceden kaybetmemek için
ayrıntıların üstünden geçtim
atladıklarım varsa belki
sonra temizlerim dedim
birgün sen çıktın karşıma
sevecendi tüm sözlerin
kapılmıştım ardına
hazırdın, Tapınaktın
sana kendimi adadım

Şimdi milyonlarca soru kafamda
yıllarmı yorgundu, benmi olgunlaştım?
hızlı yaşamak yıprattı beni
sahte insanlar aldı sevinçlerimi
kazandıklarım cebime sığmadı bu yaşta
daha çekilecek acı kaldımı?
ne zaman dönerim hayata?

Kime ne yapmıştım ki.. Huzursuzum...
burada bile uykusuzum...

Keşke birgün dursada zaman
herşeye baştan başlasam...

mitch./28 Mayıs 2009 Perşembe
Tadı Tuzu

Sana ağlıyorum çok uzaklardan
Akan göz yaşım dilimi yakıyor
Tuzlu
Akıyor
Göle
Denize
Okyanusa doluyor
Rıhtımdan demir almış bir gemi
Sana geliyorum
Bekliyorsun
Kavuşmak
Tatlı
Sevginin olmazsa olmaz
Tadı
Yukardaki de tuzu

mitch./25 Mayıs 2009 Pazartesi
Ben gitmedim-ki

Adını dudaklarıma yazdım
dilimin ucuna değsin diye hergün
yoksa unutmaktan korkuyorum seni
Bir kasırga çıksa, bir gök gürlese,
bir şimşek patlasa bir, sağanak yağsa

Oysa ne sakin bir hayat yaşıyorum
asırlar geçti... Hala seni arıyorum

Çok özledim seni bitanem
bu şehri gözyaşlarımla doldurdum
seni hep burada anımsıyorum
yere tükürsem cinayet sayıyorum
bastığın kaldırım taşlarını öpüyorum

İçimde azgın bir istek...
hemen onu bul diyor bana
dudaklarım titremeye başlıyor o an
hükmedemiyorum isyanlarına
ısırıyorum kanatırcasına dudaklarımı
yeter siz bari yapmayın diyorum
özlediğim kıyameti bekliyorum
oysa sokaklar sakin şehir masum...

mitch./24 Mayıs 2009 Pazar
Dökülen yürek parçaları

Bu sana son sitemim, vakit tamam anlaşıldı,
ayrılık kokusu alıyoum...
Haykırsam ne yazar! üzüntüm öfkemi yeniyor,
en fazla, kırıp döküyorum...Hatıraları... Beynimde...

Hatırlamamak adına, bir daha hesaplaşmayalım, bugün olsun kırmayalım birbirimizi.
Hoşçakal...

Dökülen yürek parçalarını ben toplarım arkandan, sen vakit harcama hüzün trenini kaçırmadan sıvış. Yolcu yolunda gerek...

Zaman durdu, susarsak daha iyi, elveda acı olur,ayrılık ölüme eş.

Bu şehride al... Git... Zaten işime yaramaz artık, deli sevdandım ben senin... Öyle hatırla olurmu? acy sevda sundum sana... Hep kıskandım. Bazen yüreğini firar etti sandım... Ağladım...

O'benim önceliliğim'di... Şimdide sonum. Gitme... Yoksa duracak yüreğim.
Birdaha, ne yazı, nede kışı beklerim. İşim yoksa dünyada... Ben çeker giderim.
Görevim sadece seni sevmekti benim...

mitch./21 Mayıs 2009 Perşembe
Dudağımda asılı kaldı adın

Umudun ışığı hiçbir zaman sönmez.
Gizli masum sevgilere inat...
İstesede ona en umarsız aşk bile zarar veremez...Ben seni sevdim.. Avrat yönüne değil.. Melek özüne içlendim...
Aydınlık, fakir sokakların ışıkları loş olur...Kaldırım taşlarına seni sorarım...Ben aşkını... Bulaştığı yerlerde ararım...
Kokun her ırmak gibi denize ulaşır... Açılır dalgalarla boğuşurum...
Rutin sancılarım her rıhtımda kıstırır iskele arasında beni... Acım acım acırım... Acımdan değil... Seni unutmaktan kaçınırım...
Dudağımın Kenarında Asılı Kalan adını uzanıpta atamıyorum...

mitch./19 Mayıs 2009 Salı
Ben sana tutsak...


Dün hava çok güzeldi..Sadece sen yoktun.
Bu yüzden sevgim üşüyor ağlaşıyor,
ve içimden taşıyordu.
Bende onu akıtmak için temiz bir yer aradım...
Aklıma ilk gelen denizdi... Düşünmeden yola çıktım.Yorgundum, üstelikte sana aşık...
Böyle uzak mesafelerden kim olduğunu bilmiyorum. Ama seni çok iyi tanıyorum, başka bir şehirde olman bunu değiştirmiyor.
Kalbimde sen, bir hançer eşliğinde ben, bulmuştum denizi sonunda.
Bir martı sesi, bir dalga, birde iyot kokusu vardı yanımda. Açtım yüreğimi deryaya... Yavaş yavaş akıttım acı duygularımı tertemiz sulara.
Şimdi rahatmısın diye sorma bana... Kirli dillere dökseydim dahamı iyiydi?
Hem merak etme... Çok daha fazlası var içimde.
Birgün aklın eser gelirsen... Ve beni merak edersen eğer... Sırtına bir yağmurluk al,
ne olur sabaha karşı rıhtımda bekle. Sesini duyarım, üşümüş, ürpermiş yüreğini tutarım...Hiç değilse eksiksiz ölürüm...

mitch./18 Mayıs 2009 Pazartesi
Serap

Yalnızlığımın bir gecesi daha...
Sensiz sahildeyim. Rüyalarımın saatini dolduruyorum. Tıpkı bir, gece matinesi filmini bekler gibi.
Zamanda mutluluk olacak, sana deliler gibi sarılıp öpeceğim...Yapma diyeceksin beni utandırma...Ben seni asla dinlemeyeceğim.

Yakamozlar fener tutacak yüzümüze...Sevgimizi nefes nefes çekip sarhoş olacağız bu gece.

Rüzgar ılgıt ılgıt vurduğunda sahilin sere serpe uzanmış kumlarına... Güneş belkide doğmuş olacak aşkımızın üstüne. Gölge

olmayacak artık... Zamanda, düşler bile gerçeğe boyun eğmiştir... Engel yoktur. Kavuşma zamanı...Rıhtımda bir sevda bekler.

Çilekeş yorgun yüreklerin acısı dinmeli, eskiyen umutlar yeşermeli, düşler fırtınaları yenmenin ardında bıraktığı azgın dalgaları bir

daha düşünmemeli, çelimsiz ürkek ayrılıkların sonu gelmeli artık...
Yıldızlar bile daha parlak bu gece...


mitch./14 Mayıs 2009 Perşembe
Giderim

Herşeyi bırakıp
dönmemek üzere giderim
ardımdan bakışın yaksada içimi
çok sevdiğini haykırsada sessizliğin
parça parça olsada yüreğim
bir kurşuna muhtaçsada bedenim
herşeye rağmen çeker giderim
seni kalbimden söküp atar
inanki giderim
sevmesende faketmez
yokluğunu zaten yaşıyorum
varlığını bilmek yetiyordu bana
onu bile kıskandın, şimdi elimden alıyorsun
ben giderim rüyaların boş kalır
yatağın eskisi gibi soğuk olur
dönmemi bekleme sakın
üstelik seni'de bir daha görmemek üzere
ardımda bırakarak ve ağlayarak çeker giderim
gitsem farkıma varırmısın?
yokluğumu anlayıp ağlarmısın?
sevgim olmadan yaşamayı becerebilirmisin?
istemiyorsan inanki giderim...

mitc./11 Mayıs 2009 Pazartesi
Göz yaşlarında kurudum

Yorgun omuzlarıma
Çöküverdin yine bir akşam üstü
Etrafta yanık ot kokuları
Mis gibi kokuyorken burnuma
Sandım ki yanımdasın
Ben senin göz yaşlarında kurudum
Sanki çözülmeyen bir sırdım
Olumlu taraflarımı görmedinki
Bıktım artık
Her uyandığımda rüylarımdan
Benden önce çıkıp gitmelerinden
Devrik cümlelerim bile yorgun
Satırlarım keskinleşti
Her noktam açtığın delik
Ayraçlarım gerçek ayrılık oldu
Gözlerimi kapadım
Bir yonca kopardım
Üç yapraklı oluşu üzmedi beni
Birisi aşkımız
İkisi adımızın baş harfleri
Bir daha yüreğime sapladım seni

mitch./10 Mayıs 2009 Pazar
Sensizliğin sessiz çığlıkarı

Gecenin sessizliği çığlıklar atarak,
şüpheye sokar beynimin sen olgusunu.
Bazen ince bir gitar sesi,
bazende geçkalmış martı hışırtısı...Penceremin dibinde.
Rüya alemine sevk eder,
dalarım sonsuzluğuna,
bakarım boşluğa dalgın dalgın.
Her gece yaşarım bu tek noktaya sabit bakma duygusunu.
Neredesin?
Zerrelerini beklerim...

mitch./07 Mayıs 2009 Perşembe
Yokluğuna alışamadım

Sonsuzluktu ilacım...
Ona inanarak yaşadım.
Gittiğin gün gelsede gözümün önüne,
Bir gün döneceğine alışırım sanmıştım.
Zamanla, zamana darıldım..
Seni geri vermesi için ellerine sarıldım.
Rüyalarımda hep sayıkladım...
Yokluğun, yoksunluğunu öğrettin bana.
Olmayışında hiçliğimi anladım.
Söylerdin'ya bana hani...Alışırsın diye,
Sen alıştın besbelli. Ama ben asla..

mitch./05 Mayıs 2009 Salı
Paralel dünyalar

Hayat bir olgu
Duygular kozmik
Acılar süresiz
Işık hızıyla yaşanmış bir aşk
Kafada soru işaretleri
Yanlış olan neydi?
Evrenin neresindeydik?
Alınan verilere göre
Son göründüğün yer,
Andromeda.
Ben ise samanyolundaydım...

mitch./03 Mayıs 2009 Pazar
Bir an gelir,

Bir an gelir,
mutluluğu buldum sanırsın.
İki beden tek yürek,
dört elle sarılırsın.
Fırtınalı aşklar yaşar,
kavrulup yanarsın.
Geceler boyu uyumaz,
gün doğuşlarında yatarsın.
Bazen kuru bir ekmeğe muhtaç,
aç bilaç dolaşırsın,
ama hiç acıkmazsın.
Hergün onlarca güzel görür,
ama sen, sadece onu ararsın.
İncitmekten korkar,
satenlere sararsın.
Buğulu akşamlarda adını,
soğuk camlara yazarsın.
Bütün umutlarını öne alıp
kavuşmayı beklerken,
birde bakmış çoktan ayrılmışsın.
Hani ayrılıklar anlaşarak bitecekti?
Hani herkes el sıkışacaktı?
Hani yıllar sonra hal hatır sorulacaktı?
Hani kimse kahrolmayacaktı?
zaman bile kalmaz o kelimeye.
Herşeyin bittiği an,
buraları sana bırakıyorum,
haydi ben görünmez oldum.
ElVEDA...

mitch./03 Mayıs 2009 Pazar
Hayallerde kırık düştü

Sevgin filizleniyordu
Kor gibi yanan yüreğimde
Çiseledikçe yağmur

Bir gece ansızın
girmeden önce
Düşlerime

Gelmedin
suya düştü

Düşüncelerim
Başıma üşüştü

Bedenim
Hayal kırıklarına düştü
Kanadı kanadı kanadı
Kansız kaldı
Üşüdü

mitch./30 Nisan 2009 Perşembe
Körfezdeki balina

Gelen yorgun denizci. Gecenin geç saatleri eli boş neşesiz maviliğin sürtüğü denizden...
Yine aldatılmışlığın buruşuk küfürleri bir kenardan topak halinde çıkartılıp açılır.
Yaradana sığınmadan sağa sola fütursuzca savrulur...
Tahta barakanın bezgin kapısı bir tekmeyle...Kafasını duvara çarpar.
İçersi karanlıktır hemen bir kibrit çakarak duvarda asılı gaz lambasını yakar.
Dünden kalma bir şişe şarab açılır.
Tavanda örümcek ağları hürriyete kavuşmanın rahatlığındadır.
Şarap biter üfler lambayı yer yatağına uzanır. Bir süre kalbini dağlar...
Dışarıda derin dalgalar balıkçı içerde ağlar...Dost ister arkadaş bekler.
Sonra sızar anlaşılmaz dilde sayıklar...
Ağır bir örümcek ağı düşer göğsüne sabaha kadar kıpırdayamaz...
Barakanın açık tahta aralıklarından sızan ışıklarla uyanır.
İyot kokularıyla hahvaltıya hazırlanır. Nefesten bir yemek kaşığı alır...
İnsancıl kalabalıklardan kovgun. Kaçarak geçer dar sokakları, sıcak bir ekmek için.
Meraklı karabaş peşinde. Bir martı düşmüş kıyıya, kanatları sığmamış dünyaya...
Bakışsız kedi kara başında...
Mavi sürtük karşısındadır kırgın değildir ona. Sitemkar bir bakış... Gördüğüne inanmaz...
Balıkçı isyan eder canhıraş bağırışlarla. Bir balina girmiş körfeze...

mitch./27 Nisan 2009 Pazartesi
Aşk daha güzel kokuyor seninle

Yalanım yok
Yüreğim dinsiz
Pişman değilim
Bedenim kutsal...

Bir akşam üstüydü
Estin aklıma
Meltem rüzgarları
Kokunu getirdi

İnceden sızdın beynime
Zapdedilmez duygularım uyandı
Arzularım zirve yaptı
Zaman geceye kaldı

Ay sönük
Mahsun bakıyordu
Elimde kalbim
Her yerimi kanatıyor
Gece ise
Ruhumu boğuyordu

Duygularım kaçışmış
Düşünceyi ziyan etmiştim
Bana neler oluyor?
Yüreğim seni sevdi seveli
Aşk daha güzel kokuyor

mitch./24 Nisan 2009 Cuma
küldeki anılar

Bu sabah yüreğimi dış kapıda gördüm
Elinde birşeyler vardı
Beni görünce utandı
Hayrola dedim çok erken kalkmışsın
Hiç dedi sadece biraz işim var
Sordum onlarda nedir
Anılarımızmış
Bir çuvala doldurup
Yakacakmış...

mitch./24 Nisan 2009 Cuma
Yaz akşamında köy meydanı

Yürekte harcanmış saatlerin kırık yelkovanı
Üstümden geçer aldırış etmeden zaman
Çığlığım titretir esen rüzgarı
İçimde fırtınalar koparır yokluğun...

Akşamın kızıllığı çöker
Renkten renge girer bulutlar
Sessiz kuşlar tutunmaya çalışır
Güneşin son ışıklarına...

Son saatlerin ılgıt meltemleri
Tahta kapılara saldırır
Ağlatır, gıcırdatır her birini
Ortalıkta in cin top oynar
Ölüm sessizliğine kalır zaman...

İçme suları sonkez doldurulur
Asırlık yaşlı çeşmeden
İsli ocaklardan odun alazları
Tütsü tütsü sarar tüm etrafı
Ardından mis gibi aş kokuları...

Sonra? Sonrası gecede sıra
Düşlerimi sana hazırladım
Rahat döşeğim utanır
Hala ortalarda yoksun...

Umutsuzluğu çöpe attım
Kapıyı senin için açık unuttum
Gelirken ihanetini eşikte çıkart
Sessizce kıvrıl gel yanıma yat...

mitch./22 Nisan 2009 Çarşamba
Seninle birlikte seni aramak

Başımı alsamda gitsem şu dağlara,
Dahada arkasında çok uzaklara,
Seninle birlikte seni arayacağız,
Her yerin altını üstüne getireceğiz
Biliyorum, hiç bir iz bulamayacağız...

Yine akşam olacak, her yer kararacak,
Bütün köylerin loş ışıkları yanacak,
Bir hüzün kaplayacak içimi,
Aklıma geleceksin,
Ve ben bir köşede sızmışlığın ,
Çiğ düşmüş soğuk sabahında,
Uyanacağım, sensiz/bitkin/çaresiz...

Bedenimde sensizliğin taşınılmaz yükü,
Ağır ağır kalkacağım yerimden,
Adımlarım ayaklarıma isyan edecek,
Tutunarak ilerleyeceğim her dala,
Ve bir kayanın üzerine oturup,
Son kalan azığımı yoklayacağım...
Bir parça peynir, birkaç dilim ekmek,
Hepsinden bir dilim yetecek,
Tekrar senin peşine düşeceğim,
Seninle ama sensiz...

mitch./20 Nisan 2009 Pazartesi
Benmiydim bu aşkın yalanı

Hava ılık
zaman zaman güneşli
yüksek bir tepeden denizi
ufku seyrediyorum
şafağın dip noktası
mavi ve saf tek başına
dahada ötesinde
seni düşünüyorum

yine göç sızılarım
yanında olmak vardı şimdi
bir bardak sıcak çay
bir dilim francala
yüz gram zeytin
gözlerimin önünde
onları hazırlarken ellerin

martı denize daldı
bir balık aldı
gözlerim kıyıdaki ağaçta
yeşil yaprakların arasından
geçerken rüzgar
çığlık çığlığa yer yerinden oynar
sanki rüzgar ağaçtan birşey çalar
oda yaygarayı basar

eski bir sabahın deli güneşinde
üzerinde şehvetle bıraktığım
belki benden bir iz yanağında
belkide bir öpücük arta kalanı
onlarmıydı omuzlarına yük
yoksa benmiydim bu aşkın yalanı
bırakma tek bir hatıranı
hepsini toplada git...

mitch./17 Nisan 2009 Cuma
Ayak izleri

Yalnızlık sancılarım
Ölüm sessizliğine bürünen gecelerde
Işıklar teker teker söndüğünde
Kabus gibi çöker üzerime
Ve ben...Ayyaş bir ruh olur,
çıkarım...

İçten içe sevdim seni
Belkide hiç haberin yoktu bundan
Günlerce takip ettim
Bir hayalet gibi süzüldüm peşinde
Öylesine kıskandım ki
Ayak izlerini toplayıp
Ceplerime doldurdum...

Yokluğunun belası zamanlar
Sayende gözlerim yağmura kavuştu
Bıktım her gün avutulmaktan
Ben seni çok sevdim
Gideceksen git artık
Buda bahanen olsun...

mitch./15 Nisan 2009 Çarşamba
Bahar sancısı

Bak...Ağlıyorum şu an beni duyuyormusun
Hıçkırıkarım kalbime tokat gibi çarpıyor
Hırçın akan nehir gibisin
Göz yaşlarımı sellerine kattım...

Bilmiyordum şarkılarda gizlendiğini
Birini dinlesem hemen çıkıp geldiğini
Yüreğimi ellerine alıp
Kanımı saatlerce emdiğini...

Biz baharı...Kuru yapraklar altında bekledik
Üşüdük, aç kaldık, susadık
Birbirimizi ele vermedik
Koskoca bir kışı daha yendik...

Zamanın uzunluğu kifayetsizdi
Sabırla bekledik
Şimdi uyanma zamanı
At üzerindeki yaprakları çık dışarı...

Orada bi yer var biliyorum
Bak işte herşeyi sana söylüyorum
Mutluluğun ayak seslerini duyuyorum
Anlatamıyorum bebeğim... Anlatamıyorum...

mitch./12 Nisan 2009 Pazar
Yüreğime dokunma bu bahar

Git... Buğulu gözlerinle yine beni süzme
Her bahar canımı böyle alıyorsun işte
Beni benden uzaklaştırıyor,
Tepe bayır gezdirip bırakıyorsun...

Yanılıp yinede kapılıyorum
Senin o taşkın seline
Kalbim kilitli olsada
Sızıyorsun bir an içime...

Saçlarını savur
Tenine teninden koku sür
Uzakta olsanda alırım
Sonsuza dek sana kalırım...

Git gelincik tarlalarında gezin
Gözyaşlarından akıt biraz
Bulutlarda süzül
Yüreğime dokunma bu bahar...

mitch./11 Nisan 2009 Cumartesi
Yılgın kokulu akşamlar

Yılgın akşamların çiçek kokusu
Sokak kapısından eser buram buram
Kapısı kırık aklıma gelir
Sormadan girersin içeri
Sen benimleyken hiç acıkmadım
Susuzluğumu göz yaşlarımdan giderdim
Uykusuzluğum dert bile olmadı
Tırnaklarımı ayda bir kestim
Traş olmayı hep unuttum
Ayakkabılarımı boyamıyorum artık
Ara sıra tozunu alıyorum
Üç aydır seni giydim
Faturalarım epey birikmiş
Şaraplarım ise çoktan bitmiş
Kapımı hiç kimseye açmadım
Bu gün dışarı çıkmam lazım
Yılgınlar çiçek açmış
Sanırım baharda gelmiş
Kırlarda beni bekler...

mitch./10 Nisan 2009 Cuma
Uyanırdık her sabah
beyaz kefenlerin içinde
hep bir ağızdan esner,
sonra da güneşe bakardık
gözlerimiz uyku mahmuru,
yüzlerimiz Çiğ taneleriyle yıkanırdı

bizler Tanrıya inanmadık
eğilmedik yalancı tacirlere
ya da Tapınaklardan dönen
içi boş kalabalıklara.
Fareler gibi kaçışmadık

güneşten mahrum etmedik kendimizi
terzilere gerek duymadık,
biçimlendirmek için bedenimizi
örtmedik kefenden başka üzerimizi
ilahiler söylemedik
isli mumlar, tütsüler yakmadı ciğerimizi

cenneti hayal etmedik yaşadık
hikayeler anlatıp boş umutlar dağıtmadık
karanlıklardan korkmadık
daha önce de, daha sonra da,
başka bir zaman yok
Cehennem varmış bize ne...

mitch/24 ‎Kasım ‎2009 ‎Salı