15 Mart 2009 Pazar

10 Mart 2009 Salı

Dün gece

Bu sabah uyandım, garip ve mahzun.
Penceremi açtım, gökyüzüne baktım.
Bulutlar kömür karası.
Karanlıklar içinde kış ayazı.
Yağmur başladı birden.
Ve içimde şiir sancısı.
Bir şarkı yolladım bulutlara.
Sana ulaştırsınlar diye.
Hala tesirin var içimde.
Geceden yorgunum.
Günahkar saatlerde buluştuk.
Geç vakitlere kadar içtik.
Birbirimizi zehirledik.
Beni istedi dudakların.
Görmediğim çığlıklarını hissettim.
Coştun, yağdın.
Son damlana kadar boşaldın.
Şimdi fırtına sonrası sesizliği.
İçimde mutluluğun burukluğunu yaşıyorum.
Düşünüyorum.
Dün akşam sen.
Geceden daha güzeldin...
Neden

Sanki mevsim ilk bahar
Ve ben sitem sağanakları yaşıyorum
Neden seviyoruzki, neden
Neden aşık olup yanıyoruz
Neden çekiyoruz bunca acıyı
Bağlanıyoruz kör kütük
Ve ondan başkasını düşünemiyor
Aşk sevdasıyla yanıp tutuşuyoruz
Can damarlarımızımı kesip
Bedenimize işkence yapıyoruz
Yetmediğinde, iğne değil tornavida batırıp
Oluk gibi kanımızı içimize akıtıyoruz
Benliğimizi yitirip, bir daha coşamıyoruz
Sonrada yaşadğımız anları düşünüp
Köşemizde için için ağlıyoruz
Çünki yüreğimiz sağır değil
Akşamlar.

Bugün yine sensiz akşamlardayım, güneşin kızılı gökyüzünün mavisiyle buluştu,
işte o asil renk oluştu...
Yalnızım bu akşam dayanılacak gibi değil, unutmak istiyorum, unutulacak gibi değil...
Şu an bir şarkı çalıyor bitanem, hemen sen geldin aklıma, zaten hiç çıkmıyorsun'ki...
İlk önce kalbimde başlayan o sızı, taa elllerime, parmaklarımın ucuna kadar indi,
her tarafımı yaktı çıktı ve gitti...
Ardında dayanılmaz acılar bıraktı, tırnaklarımın ucuna kadar sızladı bedenim...

Ben seni ne'de çok sevmişim, sevdikçe kendimi sana vermişim...
Öyle bir sevmişim'ki meleğim, hayatımı tümünden etkiledi terk edişin...

Dün akşam yine sensiz böyleydim, ıssız sokaklarda nöbetteydim...
Hava soğuktu, buz gibi yakıyordu içimi, bir sabahçı kahvesi gördüm daldım içeri...
Birden loş karanlıktan boğuk bir kadın sesi, anladım'ki aşıkların gül bahçesi...
Sersefil bir ortam, insanlar bitkin perişan, kimi aşktan usanmış, kimi kıskanmış...

Duvarlardan nefret ediyorum, yine başımı alıp gidiyorum, şehir dışında ilerliyorum...
Yollar seni bana getirecekmiş gibi geliyor seviyorum onları, ağaçlık bölge başlıyor,
yaprakları dökülmüş, onlar bile hüzünlü ve nemli, yağmur yağıyor çünki...

Bir gün gelecek kavuşacağız, ama o güne kadar dayanabilecekmiyiz? "sen ömrümün tek gayesi",
tek ışığı yaşam kaynağım, bi anlayabilsen yüreğimde ki sevginin büyüklüğünü...
Düş Gerçeğe Düşerse Kırılırmı? ben benden ayrılalı çok oldu,sensiz kalabilirmi?

Bu gece bir yıldız tut, kavuşmamızı dile, geçmişi unut,ve beni bekle,
Martılar bir deniz, rüyalar bir uyku, dağlar bir duman notalar bir şarkı bulur,
Üzülme bebeğim, gerçek sevgililer darılsada kötü günler çabuk unutulur...
Ağlayacağım

Sensizim ama ağlamayacağım artık, ağlamayacağım biliyorum,
Bunu'da sen öğrettin bana...
Bakmadın tavrına uslubuna, bakmadın sevgine aşkına,
ve'de illaki bana...
Ağzına geleni söyledin, oysa yokmuydu benim hiç derdim?
ama dinlemedin...
Hep sen dedin ben dinledim, sonun'da dayanamayıp söylendim,
çünki örselendim...
İşte başardık, herşeyin elde etmişliği battı belki, belki'de hep-
karanlık sular'da yüzmüştük...
Birbirimizi çok sevsek''te ara sıra üzmüştük...
Bu sefer'ki biraz uzun olacağa benzer, kimbilir belkide biter...
Bende pişmanlık senfonileri çalmaya başladı bile,
her gece dinliyor biraz'da ağlıyorum...
İçilecek bir tarafı yokki içsem, derdimi hafifletsem...
Oysaki çok hayal etmiştim seni, bir gün çıkıp'ta gelmeni,
karşıma dikilmeni, işte ben buyum demeni, kısık gözler'le beni süzmeni,
sarılıp öpmeni, hadi evimize gidelim demeni...

9 Mart 2009 Pazartesi

Kıskandım















Kıskandım

Dün gece beni yine test ettin...
Bir acı batırdın yüreğime...
Eski sevgilinden bahsettin...
Hangi hissiz sevmişti seni?


Düşürdün bir alev içime...
Cehennemi aradım o an...
Duman duman oldu heryer...
Gözüm görmez kulağım duymaz olmuştum...

Nasıl bir sevgi aramıştın?
Hangi dertlere bağlanmıştın?
Hangi ölüm şarkısını ağzına almıştın?
Hangi öfkeye kapılıpta bunu yapmıştın?

Durduk yerde beni kıskandırdın...
Tüm hayallerimi elimden aldın...
Dinlemek istemiyorum seni artık...
Sen bana hep kahırsın, ızdırapsın...

Ola ki Anlattıklarını ciddi sandım..
Son soluğu boğaz körüsünde aldım...
Hiç düşünmeden aşağı atladım...
Bak yine sen yalnız kaldın...


mitch/04 Şubat 2009 Çarşamba

Son ayrılık

Son ayrılık

Karlı bir akşamın Ayrılık zamanı.
Bazen bu dünyayı bırakıp gitmek gerekiyor. Gözünü kapatıp herşeye veda etmeden öylece sıvışmak, yok olmakla olmamak arası birşey işte!
Aslında yaşamayı bilmiyoruz biz...Değerli acıları boşyere çekiyoruz...
Değer verdiğimiz acıları değerlendirmiyoruz...Kimseye açılamıyor, kendi kendimize eriyip gidiyoruz...Sevip ayrılıyoruz...Bir tür hücre bölünmesi gibi sanki, bilemiyorum, Bana göre ayrılıkların bir açıklaması'da bu...Aşk öyle birşeydir işte, her yaşanan aşkta bir tür bütünlük sağlanır...
Hücre bölünürken acı çekiyormudur? Kim bilir, belkide çekmiyordur!

Bu günlerde işi gücü, sevgiliyi, aşkı, parayı, ve sabahlara kadar beklediğim geceleri bırakıp, Dünyaya yeniden gelmek, normal doğum sonrası büyümüş bir bebek gibi büyüyerek, insan kılığına girmek istiyorum...

Yollara düşüp, hiç bilmediğim yerlerden geçip, Güzelliklerini daha önce keşfedemedidiğim şehirlerde yaşamak istiyorum, son günlerimi...
Ardımda bıraktığım sebepleri düşünmeden.)))))

Gitmek gerek gitmek.
Dünyayı terk etmek.
Anılara küfretmek.
Herşeyi kırıp döküp,
Geçmiş yaşamımın,
Tüm rezilliklerini taşıyan,
Derimide sıyırıp,
Atıp gitmek...

Kaybolmak, kaybolmaya aldırmamak, hatta kaybolmayı'da çok severek gitmek gerek...
Kimseden kaçarak değil, içinden gelerek gitmek, o, gidiş gitmek...
Ve orada sessiz ölmek...

Ağlamak üzülmek çere olmuyor hiç bir şeye. Bir bakıyorsun zarar yine senin, elini çabuk tutup, ondan bir an önce kurtulmak için ilk adımı atmak gerek. Gerisi teferruat.
Cesaret işi derler'ya, işte bu cesareti göstermek gerek...

Gittiğim yerde beni sevenler çıkacaktır, ama ben sevmemeye yemin ettim. Birdaha asla sevmeyeceğim...

Karlı bir akşamın karanlık gecesinde acımadan terk ettin beni. Yanlış anladığın tek bir kelimem'di nedeni...Son kez kısa bir konuşmadan sonra döktün içindeki kini...
Ben ise, sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı...Sanki bir garip duygu esir almıştı ruhumu...
Ağlamakla baş başa bıraktın beni...
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve taş kalpli?
Ve kim olabilirdi o, an, benim kadar çaresiz sevgili?
Biliyordum, kendine özel günler yaşıyordun...Beni hayatından çıkarmayı çok önceden beri planlıyordun...Hissediyordum.)))))

Biliyormusun beni çok kanattın. Hangi ayrılık böyle kanamıştır? Hangi yürek bu kadar ağlamıştır?
Lafım dokundu sana biliyorum. Belkide uzun zamandır aradığın bahaneyi vermiştim, sende hemen kondun...

Güçsüzdüm yormuştun beni. Bir çok kereler beynimden vurmuştun, söküp aşmıştın kalbimi, ben ise inanmıştım sana, çaresiz sanki ana kucağındaki br bebek gibi...Bir daha kokumu duyamayacaksın. Her eve geldiğinde çalışma masana bakıp umut arayacaksın. Parmakların varmayacak dokunmaya. Kapanıp için için ağlayacaksın...

Aramayacağım artık seni. Beklemeyeceğim gelmeni. konuşamayacağız eskisi gibi. Bana selam diyemeyeceksin. Heyecanların olmayacak artık, benimle paylaşacağın. Ve sen artık hiç sevemeyeceksin. En önemlisi beni hiç bir zaman göremeyecek, tanıyamayacaksın...

Sen hayallerimizi bile hiçe saydın, üzdün onları, bir kerede sildin attın: Bütün anılarımızın ahını aldın, Birdaha asla aşık olamayacaksın... Ne kadar ıkınsan sevemeyeceksin... Çünkü benden sonra sen, yaşamayı bile beceremeyeceksin...
Zaten bu ilişkiyi ben getirmiştim... Ben başlatmış sana sevmeyi sevilmeyi yaşatmıştım... Sana seni sevmenin farkındalığını göstermiştim...
Kendine güvenmiştin. Sen varya sen... Aslında çok acımasızdın... Ben seni çoktan tanımıştım...

Hangi uçaktı seni benden alıp götüren? Hangi rüzgardı en son tenine değen ? Bir anda bitirdin Ütopyamı...
Nasıl bir gerçekti peşinde olduğun? Onu bana tercih ettiğin? Hükmü'de yokya artık, neyse neden soruyorum'ki?
Zaten seni bir hırsız çaldı benden farzediyorum...Süslü hayallerimizi buldu, onları işe yaramaz diye bir kenara fırlattı...Ve seni kolayca kandırdı...
Dağ gibi sevgimi hiçe saydın...Gecemize kahkaha attın...Eski bir paspas gibi gecenin karanlığına savurdun aşkımızı...
Sen gidince dondu yüreğim...Ellerim buz kesti...Sen benim aşkımın sıcak baharı idin... Şimdi birden kışa döndü yüreğim... Belkide benden önce verilmiş sözlerin vardı...Belki sana kızdığım anlar oldu... Belkide kırdım istemeyerek. Üzdüm acı çekmene sebep oldum. Seni her geldiğimde dış kapıda buldum. Zor günler geçirmiş olabilirsin... Zaman zaman hayata küstürdüysem seni... Her şey için özür dilerim.
Bazen susmak gerekir, ben susamıyorum...Yalan dünyanın içinde ikimizede yer bulamıyorum...Bir gün bahar gelecek.. Yapraklar yeşerecek.. yağmur damlalar şeklinde toprağı dövecek, hadi artık uyan diyecek, göster güzelliklerini, ver tüm sevgini, Gül yüzünü, Güller açsın, işte aklına o zaman yine ben geleceğim, hıçkırarak ağlayacaksın...

Ömrümün her şarkısında sen olacaksın...Her şarkının ardından ağlayacaksın...Biz bu hayatı kendimiz seçtik... Aşkımıza bile kısmetmiş dedik... Zaman içinde, uğruna savaşlar verdik. En son savaşı kendimizle ettik.. İkimizde kaybettik...
Ben sana ne demiştim bir düşün?
Kaybolmadan önceki sok izlerim...
Ökçelerimin çıkardığı son sesler olabilir bunlar...

mitch./19 Şubat 2009 Perşembe