26 Kasım 2009 Perşembe

Yanılmışım..

Nasıl sevmem seni, ilk baharda taze açmış orman yeşilim.
Bir başlangıcımız var.
Bitiş çizgisi çizilmemiş...
Uzun ve kıvrımlı.
Daha yarılarında bile değiliz.
Tadını çıkararak yürümeliyiz yavaş yavaş...
İki ömür boyu bitmememli.
Belki'de son anda, son bularak sonlanmalı..
Sonun son başlangıcı olmalı, sondan bir önceki son olmamalı, hayır hiç son bulmamalı...
Son varmıdır son?
Kaç son vardır ki sonsuz?
Son kere son...
Ah ne zordur bu son, ne kötüdür, ne bencildir, ne acımasızdır, işte tüm sır o sondadır...
Sonsuzluk güzel, mutluluk sondadır...
Herşeyin sonu geldi...
Sonunda kavuştuk...
En büyük çelişkidir son...
Her şeyi sona bağlamak.
En güzel sürprizi sona bırakmak, son kere basıp gitmek, sonsuzluğa dalmak...
Sonsuz olmak...
Sonsuzluk...
Bazen bir fırtına hızlandırır beni yüreğimde.
Çamurlarına düşer debelenirim.
Taşları her yerimi acıtır, kanatır..
Ben yine'de severim.
Kanatırsam bir yerimi...
Üzerimde hissederim hemen ellerini.
Ardından gök yüzünde parlayan güneş.
Dağlar kadar serin, ırmaklar kadar derin, ovalar kadar geniş aşkımla ben...
Çok uzun yol varken...
Bitmesine daha erken...
Seni aramak için çıkmıştım şehrimden ...
Yanılmışım..
Ah kafa ah...
Ben seni geldiğim yerde bırakmışım...

mitch./03 Haziran 2009 Çarşamba